8 Mayıs 2008 Perşembe

şuursuz sayıklamalar 2

ayrılık dediğin şuur artığı
eprimiş kaburgam sevdiğim
kekeme heybetimde kaybolmuş iklim

enkaz dönerim
Değirmen-dere’m kurur
uzanır cenderem kadehime
çeker demini şekersiz kahır
hava remil döşeğim çivi sensiz

uyumaz
maviliğin tuzunda kar
unutulmayan şarkın
geceye yağan incidir

yorgun abaküsün ebruli boncukları
saydırmaz kendini
kalemi el değil yürek tutturmuş
şiir diye yutkunan serkeşe

elleşir yarasıyla sevişen ıslak sokaklar
çıkmaz
leyli söylenir
kudurgan mürekkebim salkım saçak
çalkalandıkça bir milim silkinir
karam

nasıl bilebilirim lüzumundan fazla
gelinciğim sen düşünce ökselere
sırma uçurumum
yüzsüz kalyonum sel sularımda

orta yaşı devirmiş şen şakrak olmak zamanı
uzak tebessüm
sırtta parmak ucu sıcaklığı

anneye gidildikçe mi gelir çocukluk
tarazlanır yüzümde ansızın
nihavent
eski zaman kaçkını

gün aşırı heybemde tenhalık
kapı zilim telaşlı
çipil çipil suratı
gıcırdar içim kederinden
kör lambam merdiven

yuvarlanırım ninnilere üryan
ağlar içim
için için susamadan



noktasız virgülsüz şuursuz sayıklamalar
mayıs ikibinsekiz

Hiç yorum yok: