zamanın öğütücü karanlığı,
seren direğime asılı!
demirim balçık.
denizim taşkın.
eşkıya bakışlı acım!
yönünü mü şaşırdın kızan?
ben gibi deprem mi gördün?
bıktım sil baştan,
arlanmaz taarruzundan.
kuru bir dal sandın her hal!
zalimce kestin nefesimi.
kazmayla tarla kazardın;
kazmayla kazdın elimi!
yere çal diyetini…
payanda istemem!
yanıp yıkılmak değil kaygım.
yok ki postum.
savurdum külünü.
ben artık yokum!
çıkmaz sokağında sarkaçlar
ve paslı demir parmaklıklar.
biri ense köküme;
diğeri mahpusluğuma.
senden bana miras;
birkaç adımlık volta!
şimdi;
hava korkusuz bir it uluması.
ciğerime saplanacak dişleri.
ya ısıracağım ulumayı
ya da unut beni!
“al” aşkını ver misketlerimi.
kibrin nar’ı nur’u olur mu?
ortalığa saçtım çiçekleri.
kaldırımlarda kalsın;
ezsin gelen geçen,
sana derdiğim sevgimi…
hidayet dal/ISSIZ ADAM 29/12/2007
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder